24 Mayıs 2013 Cuma

Uzak Durun "www.ilkimtoys.com"

Merhaba;
Alışveriş için interneti  oldukça fazla kullanıyorum,yurt içi ve yurtdışı tecrübelerimi  elimden geldiğince paylaşmaya çalışıyorum..Olumlu örnekler olduğu gibi birazdan anlatacağım olumsuz örneklerde var tabi ki..


Kızımın diş buğdayı hediyeleri için ambalaj arıyordum ve ilkimtoys'u keşfettim ,ürünler acil olduğundan sipariş vermeden önce telefon ettim,telefonda beni dinlerken de çok ilgili olmadığını fark ettiğim beyefendi,"ürünlerin stokta olduğunu ,gönderilebileceğini "söyledi ancak ertesi günü şöyle bir mail aldım ;

"Ürünler stokta yoktur ,teşekkürler"

Onay verdikleri bir konuda yanılmalarının yanında ,bir satıcı olarak müşterinize ürünlerin olmadığını bildiriyorsanız,gerekli sebepleri,özürleri hatta alternatif çözüm önerilerini bildirmeniz gerekir,"müşteri memnuniyeti"denilen bir kavram vardır ve bunu gerektirir.

Firmanın stoklarından bi haber çalışmasının yanında , günümüz global  rekabetçi satış ortamında gerçekten satış yapmak istemediğini anlıyorum,bu anlayışla devam ettikleri sürece bunun gibi satış kayıplarını yaşaması kaçınılmaz olacaktır.

Sonuç itibariyle;

Eğer bu siteden alışveriş yapmayı düşünüyorsanız,bir daha düşünün,alternatiflerini değerlendirin derim..

Sevgiler..

9 Mayıs 2013 Perşembe

"Kürk Mantolu Madonna"-Sabahattin Ali



Birçok blogda yorumları okumuş,arkadaşlarımdan duymuştum Sabahattin Ali'nin "Kürk Mantolu Madonna"sını...

Nihayet okuyabildim.

Kitabın ana  karekterleri Maria Puder ve Raif Bey.

Raif Bey hiçbirşeyin göründüğü gibi olmadığının bir kanıtı...

Olayları insanların anladığı ,yorumladığı şekilde bırakması,hiçbir şey göründüğü gibi olmadığı halde ,bunu anlatmak için hiçbir çaba sarfetmemesi..

İnsan nasıl olurda gerçeği açıklayacak,kanıtlayacak kadar vazgeçmiş olabilir herşeyden ?..Öncelikle kendinden ?

Peki ya sevgi?

Sevgiyi ,aşkı bulmak bu kadar zorken ,insan neden koşmaz sevdiğinin peşinden?

Okadar büyük bir arzunun ardından ,istenmeyen bir yaşam nasıl yaşanılır?

Nasıl bu kadar çabuk vazgeçilir herşeyden?

Bu kitap bana etrafımızda gördüğümüz insanların aslında hiç te göründükleri gibi olmadığını anlattı..

Tanıdğımız her bireyin Raif Bey gibi bir yaşamı,sırları olabilir..

Gerçek aslında göründüğü gibi olmayabilir..

Sabahattin Ali'nni aşkı anlatım dili,betimlemeleri o kadar başarılı ki,tüm hikaye gözünüzde canlanıyor,dalıp gidiyor,bir çırpıda okuyorsunuz kitabı..


Henüz okumadıysanız tavsiye ederim..

Sevgiler
Müge

22 Nisan 2013 Pazartesi

Saçı ısıtmadan,yıpratmadan,vakit harcamadan dalga elde etmek mümkün!Sadece Bir Çorap ile!

Merhaba!

Düz saç kullanmayı sevmeyen,kendime yakıştırmayan ben, önceleri saçlarımı sürekli sarar,bu şekilde dalga elde ederdim..

Röfle yaptırdığım için maşa kullanmayı tercih etmiyorum,saçları iyice yıpratıyor..

Ancak prenses geldiğinden beri ,kendime vakit ayıramaz oldum..Bunun için  "zaman almadan nasıl dalga elde ederim?" diye  araştırmaya başladım..

Pinterest'te karşılaştığım bu yöntem oldukça işe yarıyor.Benim gibi vakit almadan dalga elde etmenin arayışındaysanız bir deneyin derim :)


From aspottedpony.com
http://aspottedpony.com/for-moms/how-to-use-a-sock-to-get-beautiful-curly-hair-without-heat/1517/

Aşağıdaki resimde çorapla  yapılan dalgalar oldukça hoş gözüküyor değil mi?


Pinned Image


Yazıyı yazan kişi youtube'dan linklerde vermiş;

How to curl your hair with a sock! No heat


Kolay gelsin !




18 Nisan 2013 Perşembe

ağzı olan konuşursa...



Önceleri "çok soğuklar,samimiyet yok"diyerek eleştirdiğim yabancılara artık özenir oldum.

Özellikle son dönemde karşılaştığım insanlar sayesinde artık kimseyle iletişim kurmak istemiyorum..Ağıza sahip olmanın,konuşmak,yorum yapmak için bir hak verdiğini düşünen yurdum insanı bende iletişim için heves bırakmadı...

Biriyle karşılaştığım zaman konuşmayı hemen sonlandırıp kaçmak istiyorum.

"Ağzım var ise konuşabilirim" düşüncesine sahip olan yurdum insanı,beni gördüğü yerde yorum yapmaya başlar;
"Yine mi hamilesin?"
Kocaman göbeğimi görüpte "hamile misin"diye sorarak zeka düzeyini gösteren bu tatlı insanlar yorum yapmayı sürdürür..

"Araları çok yakın değil mi?"  ,"Ay çok yorulacaksınız"..

Böylelikle sağolsunlar,-benim hamileliğim,benim gebeliğim hakkında yorum yapma hakkını nereden aldığına bakmadan -benim düşünemediğim(!) şeyleri dile getirivermiş olurlar..

Çünkü yurdum insanı konuşurken kişilik hakları,özel yaşama saygı,mahremiyet gibi konulardan bi haberdir,haberi olsa bunların önemi yoktur çünkü onun AĞZI VARDIR ,KONUŞABİLİR...
Üstelik bu tip insan sayısı işyerinde,sosyal çevre de azımsanacak kadar az değildir..Hatta tersini düşünen ve tersi şekilde davranan insanları saysanız bir elin parmağını geçmez..

Özellikle duygularınızın hassaslaştığı ,hormonlarınızın farklılaştığı "hamilelik"gibi bir dönemde ,bir de bu kendini bilmezlere açıklama yaparken buluverirsiniz kendinizi...

Dışardan bakınca anlaşılıyorsa ya da siz paylaştıysanız ,o anda tebrik edilerek kapatılması gereken bir konu ,sizin ÖZELİNİZ,iş yerinde yemek sıralarında ya da markette alışveriş yaparken,okulda,konuşulan bir konu haline gelmiştir.Bundan sonra o gerginlikle ne o yemekten birşey anlarsınız ne de alışverişi eksiksiz tamamlayabilirsiniz..

Dolayısıyla;

Artık yabancıları seviyorum.Birbirlerinin hayatlarına değil,olaylara ,fikirlere odaklanan insanları seviyorum

"KÜÇÜK İNSANLAR KİŞİLERİ, NORMAL İNSANLAR OLAYLARI, BÜYÜK İNSANLAR FİKİRLERİ TARTIŞIRLAR."                                         Anonim


Lütfen;

Ağıza sahip olmamız bizim her konu da yorum yapabileceğimiz anlamına gelmez!İnsanların özel hayatlarına biraz saygı!Biraz daha haddimizi bilelim!



Ben artık bana böyle yaklaşanlara cevap vererek,hadlerini bildiriyorum.Bildiriyorum ki benden sonraki  hamilelere yorum yapıp,enazından onları germesinler!

Böyle özel bir dönemde bu tarz insanlara daha fazla hoşgörü gösteremeyeceğim.Nokta.


Resim alıntıdır



15 Nisan 2013 Pazartesi

(Benim için) arkadaş Olmak Çok Zor Dost Olmak İstersen O Başka!



"Bizi düzeltmek isteyene kollarımızı  açacak yerde,yumruklarımızı gösteriyoruz..Ama ben dostlarımın bana sert davranmasını istiyorum.Sen bir budalasın,saçmalıyordun desinler bana.Ben,dostlar  arasında açık,mertçe konuşulmasını isterim;dostların düşünceleri neyse sözleri  de o olmalı.Kulaklarımızı öyle sert ,öyle kaba birer kulak yapmalıyız ki,salon konuşmalarının yumuşak seslerini  duymaz olsunlar..Ben,biraraya gelen insanların setçe,erkekçe konuşmalarını isterim.Dostlar arasındaki bağlar sert,yırtıcı olmalı.Nasıl ki aşk da ısırmalar,kanatmalar ister!

Yaşadığımız dostluk yeri geldiğinde kavgacı olmadı mı,sağlam ve cömert de değildir..Nazlı,yapmacık bir hava,karşındakini kırma korkusu,gereksiz özen dostluğa rahat nefes aldırmaz.Sonunda  yaşadığımız havada asılı kalmış,yavan bir dostluk olur."

                                                                                Montaigne



Siyah ve beyaz'dan başka bir renk yok benim dünyamda..

"Gri ol "diyorsun ,üzgünüm olamam..

Sana kızdıysam söylemeden edemem,söylerim ki  ; hem ben içimi dökeyim,hem de yanlış anladığım birşey var ise sen beni düzelt,gerekirse "ben yanlış anlamışım ,özür dilerim"diyeyim..

Bu yüzden  kovulurmuş dokuz köyden doğruyu söyleyen..Benimde çok fazla köyde yaşayabildiğim  söylenemez..

Yine de aynı şeyi savundum,savunurum hep;

"Açık olalım,net olalım"

Seni kırıcam diye kafamda ? ile gezmek istemem.Zaten beni tanıyorsan seni kırmak istemeyeceğimi,gerçekten sorun olmasa paylaşmayacağımı bilirsin..

Yanlışsa yanlış,doğru ise doğrudur bana göre paylaşılması gereken..

Yapmacık olamadım hiç..

Sevmediğim ,takdir etmediğim hiçkimseyi "Merhaba Canım" diye karşılayamadım..

Başka çıkarlar için varlığına tahammül etmek zorunda bırakmadım kimse için kendimi..

Gri olamadım ne iş,ne özel yaşamımda..

Bu yüzden çok sayılıdır görüştüklerim...

Doğru mu  yaptın dersen o başka!

Montaigne'nin de dediği gibi ,dostluklar artık yavan..

Bu yüzden;


Arkadaşının olamam,gerçekten samimi olup,dost olmak istersen o başka!




Resim alıntıdır



9 Nisan 2013 Salı

Hangi Yakaya Hangi Kolye?



Herkese Merhaba;


Yağmurlu,soğuk bir gün de daha beraberiz :)

Pinterest çok sevdiğim bir site..Aklınıza gelen her konuda değişik fikirler,çözümlerle dolu..Zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum,paylaşımları incelerken..

Yaka tipine göre kolye seçimi için hazırlanan bu tabloda ordan..

Ben bazen kolyemin elbiseme/bluzume uygun olduğu konusunda kararsız olabiliyorum..
Böyle durumlarda danışacağım bir tablo..

Hangi yakaya hangi kolye tipi kullanılırmış bakalım;



Kaynak :Pinterest.com/From imogenl.polyvore.com

3 Nisan 2013 Çarşamba

Sanat Küçük Kalplere Dokunuyor




Sanat, tıp ve iş dünyası, kalp hastası çocuklar için el ele veriyor. Ünlü ressam Renée Niklan’ın 17 eseri, 10-14 Nisan tarihlerinde Ekavart Gallery’de sergileniyor. Ekavart Gallery nerede diyenlere, işte adres:  The Ritz-Carlton Hotel, Süzer Plaza, No: 15, Gümüşsuyu-İstanbul. Sergi, çarşamba-cuma günleri 11.00-18.30, cumartesi günü ise 12.00-18.30 saatleri arasında gezilebilir.

Bu serginin diğerlerinden farkı ne derseniz, salt bir resim sergisi olmanın ötesinde bir kurumsal sosyal sorumluluk projesi niteliği taşıdığını söyleyebiliriz. Sergideki eserlerin satışından elde edilecek gelirin tamamı, gelişmekte olan ülkelerde doğuştan ya da sonradan kalp hastası olan çocukların tedavi edilmesi için kullanılacak. Tedavileri, bu işe gönül vermiş bir avuç tıp insanının kurduğu Herkes İçin Kalp Derneği (www.cptg.ch) gerçekleştirecek. Dernek, modern tıbbın sunduğu olanaklardan yararlanamayan bu çocukların İsviçre’de ya da kendi ülkelerinde ücretsiz tedavi olmalarını sağlıyor.

Ne yazık ki, gelişmekte olan ülkelerde her yıl yaklaşık 2 milyon çocuk kalp bozukluklarıyla doğuyor ve bu çocukların yarısı maddi kaynak veya sağlık sektöründeki insan kaynağı yetersizliği nedeniyle ilk iki yıl içinde yaşamını yitiriyor. Bu ülkelerde açık kalp ameliyatı olmayı bekleyen çocukların sayısı ise 8 milyonu buluyor.

Herkes İçin Kalp Derneği’nin kurucusu Ord. Prof. Dr. Afksendiyos Kalangos. Kalangos, iki kez Nobel Tıp Ödülü’ne aday gösterilmiş bir kalp cerrahı. Bu alanda 14 ayrı teknik geliştirmiş. Son 100 yılın en iyi cerrahlarından biri olarak tanınıyor. Ayrıca, dünyanın en prestijli tıp ödüllerinden Fransız Tıp Akademisi Ödülü’ne sahip.

Sergi, Alvimedica’nın sponsorluğunda gerçekleştirilecek. Alvimedica Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton, hayır amaçlı bu tür etkinliklere özel önem veriyor ve Herkes İçin Kalp Derneği’ni yürekten destekliyor.


Niklan’ın mutluluk, umut ve sevgi mesajları içeren eserlerinden oluşan  “Sanat Küçük Kalplere Dokunuyor” temalı sergisini mutlaka görün. Gidemem diyorsanız, sergiyi Türkiye’nin ilk online sanat televizyonu www.ekavart.tv’de de izleyebilirsiniz. Resimler, yüreğinizi ısıtacak…

Hem dernek hem de sergi hakkında şuradan bilgi alabilirsiniz: http://alvimedica.com/hearts-for-all/tr/

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

1 Nisan 2013 Pazartesi

2.Prensesimin Hastane Çıkış Seti



2.Prensesimin hastane çıkış setini nihayet alabildim..
Heryer de aynı desenler,benzer setler olduğu için farklı bir şey arıyordum
İdil Baby'de bulduğum bu set,sade ve şık..
Uzun zamandır herşeyi pembe aldığımız için tercihimizi  krem renginden yana kullandık..
Krem rengi,taşlı takımlarımız aşağıdaki gibi ,bakalım beğenecek misiniz?



26 Mart 2013 Salı

Prenses Raporu



1 numaralı prensesim 8.ayında...

Yürütecinde evin heryerini geziyor,mutfak dolaplarını karıştırıyor,prizlere parmağını sokmaya çalışıyor :),artık emniyet kilitleri bizim evimizde de mevcut...




Emeklemeyi hiç sevmiyor,direk yürüyecek sanki...

Annesinin saçlarını çekmek en büyük eğlencesi...



Alkış yapıyor,müziği çok seviyor,hemen oynamaya başlıyor..

Babasıyla dans etmeye bayılıyor,annesiyle tango yaparken çıldırıyor :)

Uykuyu hala sevmiyor...

Geceleri sık sık uyanmaya devam ediyor....


Uyuduğu kısıtlı zamanlarda da  üzerini asla örtmüyor,incecik battaniyeyi bile  -nasıl hissediyorsa -atana kadar  debeleniyor..

Artık gezmeye gidildiğini anlıyor...

Gezmelere süslü süslü gidiyor ;



Herkese ve herşeye "Ada"diyor...

2 numaralı Prensesim ;

26 haftalık...

Ablasının sesini duyuyor,geceleri ablası uyandığında oda uyanıyor,tekmeleriyle "bende burdayım"diyor..

Çok şükür süreci normal gidiyor..

Annesinin şekeri yüksek çıktı ama daha sonra diyetle normale girdi aslında şuanda da dikkat etmesi gerekiyor ama pisboğaz anne çikolatadan uzak duramıyor :(

22 Mart 2013 Cuma

22 Mart Dünya su günü







"SU" gerçekten sınırlı,korumamız,israfını önlememiz gereken bir kaynak..Bu konu çok ama çok ciddi ...
Bu sebeple bugünü özellikle paylaşmak istedim!




Su Kaynakları Sınırlı




  • Dünya’daki suların yüzde 97,5’i tuzlu ve kalan temiz suyun sadece yüzde 1’i, insanların musluk suyu olarak kullanabileceği, nehir, göl, sulak alan ve yeraltı sularından oluşuyor.



  • Dünyada yaklaşık bir milyar insan temiz içme suyundan yoksun yaşıyor. 2030 yılına gelindiğinde, dünya nüfusunun yarıya yakınının, su sıkıntısının mevcut olduğu bölgelerde yaşayacağı tahmin ediliyor.



  • Nüfusun hızla artması, buna karşılık su kaynaklarının çoğalmaması nedeniyle su gereksinimi her geçen gün artmaktadır. 2030 yılında ulaşılabilir ve güvenilir su arzı, insanlığın gereksiniminin %40 üzerinde olacak.

  • Doğa yeniden su üretemez. Geri dönüşen su milyonlarca yıl önceki suyun aynısıdır.

  • Duş alırken bir dakikada 18 litre su tüketiyoruz. Bu miktar 90 bardak suya eşittir.


  • Duş hortumu ve armatür arasına takılan debi sabitleyici, suyun akışını yüzde 50-60 oranında düşürür. Buda kişi başına yılda 14 ton su tasarrufu demektir.

  • Su akıtan bir tuvalet sifonu bir yılda 83.000 litre suyun boşa gitmesine sebep olur. Bu miktar suyla bir yıl boyunca, her gün 3 defa banyo yapabilirsiniz

  • Diş fırçalama ortalama 3 dakikadır. Eğer musluk açık bırakılırsa her fırçalama için ortalama 15 litre suyu boşa akıtmış oluruz
  • Tüm dünyada her yıl 1.8 milyonu çocuk olmak üzere 2 milyon insan kirli su, yetersiz sağlık ve hijyen koşulları ya da susuzluk nedeniyle oluşan hastalıklardan ölüyor






Kaynak:http://portal.eczacibasi.com.tr/Sayfalar/Default.aspx


21 Mart 2013 Perşembe

gri bir gün





Günlerden gri
Herşey anlamsız.
Yaşam anlamsız.
İş anlamsız..
Outlooka gelen mailler anlamsız.
Çıkan sorunlar anlamsız,çözümler daha da..
Ne oldu bütçe tutunca?
Bikaç takdir maili  gelirse ya da  gelince?
Okul bitince?
Sınava girince?
Kazanınca?
Prada çanta alınca?
Kilo verince?
İstediğin yerlere gidince?
Çok istediğin evi alınca?
Yaşasın istediğin araba da senin olunca?
Ne varmış iletişimin gücünde?
Dostluk,arkadaşlık ?
Niye bunca çaba?
Değişen ne senin küçük dev dünyanda?
Tatmin olmayan egondan başka?
Daha bi açgözlü ,daha da bi köle..
Ve birgün uyanıyorsun
Günlerden gri,
Herşey boş ,anlamsız,amaçsız..




15 Mart 2013 Cuma

Margu'nun Süt arttırma Yolları


Annelerin doğumdan sonraki  ilk  stresi "Süt"'tür..

Zaten doğumun etkisiyle şaşırmış,kendine gelememiş anne  bir de etrafındakilerin " ay sütün mü az?Mama mı versek?Bu çocuk aç ondan ağlıyor" gibi yorumlarıyla çileden çıkar..

Okuduğum bir makalede "Bir lohusaya sütün az denmesi cinayet sebebi olabilir"yazıyordu..Aynen öyle..
Hiç abartı değil..

Süt miktarı kendinizi kanıtlama çabanız olur adeta...

Mamaya başlamamak için çabalar,"mama verelim "cümlesini hakaret olarak algılarsınız...

Bunun için de etraftan gelen her öneriye kulak verir,"süt yapacak" diye gerekli gereksiz herşeyi yemeye başlarsınız...

Avm'lerin emzirme odalarında diğer anneler ile bir yarış başlar  adeta..

"Mama alıyor mu?Kaç kilo?.."

Enazından ben böyleydim..

İlk doğumumdan sonra süt hırsına bürünmüştüm adeta...

Kızımı yaklaşık 6 ay emzirebildim..Yeniden hamile kaldığımdan olsa gerek ,sütüm aniden azaldı hatta kesildi..

Yine de 6 ay emzirebilmiş olduğum için mutluyum,elimden geleni yaptığıma inanıyorum...

Gelelim yaptıklarıma...

Margu'nun süt arttırma yolları;

Öncelikle bu konuda birçok tavsiye var  ve görüyorum ki herkese yarayan şeyler farklı, ben denediğim ,faydasını gördüğüm besinleri,içecekleri önereceğim..

Birçok şey denememe rağmen bende  en etkili olan Tahin helvasıydı..Tahin helvası  yiyip arkasından su içtiğimde gözle görülür bir şekilde süt oluşuyordu.

İkinci önerim Malt içeceği.Ben  internettten "Vitamalt,Promalt "siparişi vermiştim ve çok faydasını gördüm ancak Ülker'in çıkardığı "Malt Ana" içeceği bende etkili olmadı..

Diğer bir önerim  uzman tv'de gördüğüm bitki çayı;

Rezene,anason,ıhlamur,ısırgan otu,kimyon tohumu karıştırıyorsunuz

( 1  tatlı kaşığı isirgan otu, 1 tatlı kaşığı  ihlamur cicegi, 1tatlı kaşığı rezene tohumu, yarim tatlı kaşığı kimyon tohumu, yarim tatlı kaşığı anason tohumu. Bunlari karistirip demlige koyup,kaynatın.)

Bol bol  su

Uyku:Süt yapan Prolaktin hormonu asıl uykuda çalıştığından özellikle bebeğinizin uyuduğu saatlerde sizinde uyumanız,dinlenmeniz gerekiyor..

Benim için bunlar faydalı oldu.

Sütüm olsun da her bulduğumu yemek hatasına düşmedim ,doktorumun da önerisiyle sıvı alımını arttırdım sürekli..
Bu arada vazgeçmemeniz ,sürekli ısrarcı olmanız gerekiyor..

Başka bir doktora gitseydim,muhtemelen daha önce mamaya başlatırdı ancak sağolsun benim doktorum ben "mama verelim"dediğim zamanlarda bile beni emzirmeye teşvik etti,sayesinde sürekli emzirerek 6 ayı tamamlayabildim..

Umarım anlattıklarım sizin de işinize yarar..

Bol sütlü günler :)





14 Mart 2013 Perşembe

"Meleklerle Yaşamak"



Mistik konular ilginizi çekiyorsa ve inanıyorsanız ,tavsiye edeceğim kitap tam size göre...Bu kitabı daha önce duymuştum ancak elimde olan ,okunmayı bekleyen okadar çok kitap var ki,almayı ertelemiştim..

Annem için niyet ederek aldığım kitabı,bende okuma fırsatı buldum..Kitap sizi etkiliyor ancak bir yandan sorgulamaya başlıyorsunuz..

Ben de aynı şekilde "olabilir mi?"diye düşünmeye başladım ve daha sonra yazarının da "Beki İkala Erikli" dediği gibi denemeye karar verdim..
       O gece kitapta yazdığı gibi Meleklerden yardım istedim,bir kaç sene önce yaptığım ciddi kaza sebebiyle araba kullanamıyorum,korkuyorum.Uyumadan önce Meleklerden bu korkuyu yenmek,arınmak için yardım istedim,dua ettim..

Burada" Meleklerden niye istiyorsun?Allah'tan niye istemiyorsun? "gibi bir soru gelebilir aklınıza..

Yazar bunu sitesinde www.meleklerleyasamak.com ve kitabında şöyle cevaplıyor ;

   " Bütün dualar Allah'a gider. Birçok kişi için Allah'a büyük şeyler için dua etmek mantıklı geliyor, ama ufacıık konularda yanıbaşımızdaki meleklerden isteyivermek daha kolay sanki. Benim seçimim, her gece Allah'a dua etmek, arada da ondan yardım istemek. Bunun yanısıra her an meleklerimin sevgi dolu, güç veren sesini duymaya bayılıyorum"

Devam edelim ;

Kitapta Melekler ile iletişim kurduktan sonra onlardan bir takım işaretlerin geldiği yazıyordu. Tüy , sayılar,bozuk para gibi..

(Buna da pek inanmamıştım) Gece dua ettim ve sabah işe gittim.Akşam ev kapımın önünde gerçekten nereden geldiğini anlayamadığım bir tüy buldum...

Tesadüf diyeceğim ancak tüyün apartmana kadar girip tam benim kapımın önünde olması ...

Kitapta verilen örneklerde beyaz,gri,kahverengi tüylerden bahsediliyor ancak benim tüyüm siyahtı..Buyüzden biraz moralim bozuldu..Renkler ile ilgili bir bilgi olmamasına rağmen,Melek'ler beyaz olur ve tüy beyaz olmalı gibi bir kanı oluşmuş kafamda..Sonradan anlam yüklememeye ve bunu işaret olarak algılamaya karar verdim..Melek'lere benimle oldukları için teşekkür ettim,hala tam inanmış değilim tabi..

Ancak çok şaşkınım..


Kitapta 15 Baş Melek'ten bahsediliyor..


Her Melek bize farklı konularda yardım ediyor örneğin ;


Başmelek Rafael (İsrafil), 'Allah'ın iyileştirici eli' demek. Rafael'i şifa veren, iyileştiren melek olarak görebilir, sağlık ile ilgili her konuda ondan yardım isteyebilirsiniz" diyor Beki İkala Erikli

                                                             ya da ,


Bir yere yetişeceğinizde “başmelek Metatron lütfen zamanında yetişmemizi sağla”diyebilir ve Baş Melek Metatron'dan yardım alabilirsiniz..

Kendisi bu konu da şöyle bir örnek veriyor ;

      "Her sabah o olmasa oğlumu okula yetiştiremezdim! Eşim hala nasıl o saatte Teşvikiye’den çıkıp Hisar üstü’ne vaktinde vardığıma inanamıyor. Sırrı şu: Metatron'a 'lütfen benim vaktinde varmamı sağla' diyorum ve bir daha okula varana kadar saate bakmıyorum, ama kesinlikle. İçimi de bu konuda rahat tutup trafiği, kırmızı ışıkları Metatron'a bırakıyorum ve oğluma sohbet ediyorum"


Bunun gibi 13 Melek daha var...


İlginç geldi değil mi?

Ben de sizin gibi düşünüyorum..Denemeye karar verdim ve inanmak için kanıtlarımı bekliyorum..

Kitap ve yazarıyla ilgili bilgi almak isterseniz  ;

www.meleklerleyasamak.com









13 Mart 2013 Çarşamba

" rita"

Geçtiğimiz haftada güzel bir oyun izleme şansına sahip oldum yine..

Kocaeli Şehir Tiyatrolarının oynadığı "Rita" adlı oyun;şehir tiyatrolarında ne kadar başarılı oyuncuların olduğunu bir kez daha kanıtladı ...

Yapılan iş ne olursa olsun eğitimini almak gerekiyor kesinlikle...Profosyonel olmanın ilk şartı eğitim bana göre...

Rita ;

Nejat Birecik'in yönettiği bir oyun...

Oyuncular  ise ;Funda İlhan  ve Ufuk Aşar

Oyun İngiltere Sahnelerinde Yapıtları En Çok Oynanan Yazarlardan olan Willy RUSSELL'e ait.

Oyun Dr.Frank'ın sokaktaki insanlara da edebiyat dersi açmasıyla başlıyor...Derse tek talep kuaför olan,zevkleri  oldukça basit ve ucuz olan Rita'dan geliyor..

Rita'nın yavaş tavaş edebiyatı ve kendini keşfetmesiyle devam ediyor,Frank ise alkol problemlerine karşı desteği Rita olarak görüyor...

Funda İlhan gibi çok hoş bir oyuncuyu keşfetmemi sağlayan bu oyunu izlemenizi öneririm...


 

 http://www.tiyatronline.com/yayino2007-316.htm sitesinden alınmıştır.



http://www.kocaelimbenim.com/resimler/2010/12/rita-300x198.jpg sitesinden alınmıştır.

11 Mart 2013 Pazartesi

Kadınlar gününüz Kutlu Olmasın!

 

      "Özel olan her gün kutlanmalı,örneğin Sevgililer Günü'nü kutlayalım, bir gün de hatırlamak değil hergün yaşamak v.b... sözlerine katılmıyorum ,sanki her günümüz böyle özel mi geçiyor ,kutlayalım,yaşayalım.."diyen ben sözümü geri alıyorum..

Yazılarıma baktım da geçen sene Kadınlar Günü'nü kutlamışım..Demek ki ozamanlar duyarsızmışım bu konuya..
Demek ki hayat ozaman daha güllik gülistanlıkmış.. Bu sene öyle değil..Aslında geçen sene de öyle değil di,ben umursamazmışım..Farkındalığım gelmemiş..

Bu sene  inatla Kadınlar Günü'nün sonrasında yazmak istedim..

8 Martta Dünya Kadınlar Gününü kutladık.. Birçok iş yeri kadın çalışanlarının gününü kutladı,maille,çiçekle,pastayla ....Bu şirketlerin çoğunda süt sağma odası yok ama olsun kadınlar gününü kutladık..

A.B ,3 ay önce koruma istemişti , koruma verilmedi ve kocası tarafından defalarca bıçaklanarak öldürüldü ama olsun kadınlar gününü kutladık ...

Türkiye'de son araştırmalara göre her 3 aileden birinde şiddet var ama olsun kadınlar gününü kutladık..

Cezaevinden izinli çıkan X karısını öldürdü ama olsun kadınlar gününü kutladık..

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun açıkladığı verilerine göre 2012 yılının ilk altı ayında en az 93 kadın katledildi ama olsun kadınlar gününü kutladık..

13 yaşında evlendirilen ,19 yaşındaki M.K kocası tarafından saatlerce dövüldükten sonra 47 yerinden bıçaklanarak öldürüldü ama olsun kadınlar gününü kutladık..

Tecavüzler artarak devam ediyor ama olsun kadınlar gününü kutladık!

Kutlama anlayışımız buysa,KADINLAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLMASIN!

Kadına olan şiddetin   bu denli büyük olduğu bir toplumda daha  farkındalığı arttırmak,bilinci oluşturmak gibi çalışmalar içindeyken  kadınlar gününü kutlama hakkını elde edebilmiş değiliz..Neyi niye kutlayacağız ki?

Kadınlar Gününüzü kutlayabileceğim şartlara ulaştığımızı görmek ve kadınlar gününüzü kutlayabilmek umuduyla!

7 Mart 2013 Perşembe

Sürpriz Bebek


Bundan 1-2 yıl önce çok sevdiğim arkadaşım Şükran,anne -bebek hakkında yazılar yazan oldukça bilinçli bir bayanın 2.çocuğu  henüz 7 aylıkken yeniden hamile kaldığını ancak fark etmediğini söylemişti..

Bu duruma  (ozamanlar ağzı olan konuşur bir birey olduğumdan olsa gerek ,başıma gelince ders alıp hemen yuttum ve değiştim)  "Saf mıymış afedersin nasıl anlamamış"    gibi bir yorum yapmıştım..

Bu olaydan sonra -başta kendim olmak üzere -birbirimizin yaşamı,yaşadıkları hakkında üstümüze vazife olmadan,sorulmadığı halde  ne kadar  gereksiz yorumlar yaptığımızı,yargıladığımızı fark ettim ki bu da ayrı bir yazı konusunu oluşturur..

Gelelim asıl konumuza..
Böyle bir yorum yaptım,evrene bıraktım ,unuttum gitti..
Ben unuttum ama evren unutur mu?

Ozamanlar ilgimi çekmeyen,bir türlü hazır olmadığım,hissetmediğim anne bebek konuları benim de gündemimde yer almaya başladı..

Çok şükür ilk bebeğime 02/07/2012 tarihinde kavuştum(.Doğum postu için tık tık )

Günler kızımla mutlu mesut geçerken,birgün karnımda küçük bir hareket hissettim..(Sütün korumadığını zaten bilmekte ve gerekli önlemleri de almaktaydım ya da aldığımı sanıyordum diyelim:)

16 kilo veriyorken,hiçbir belirti yok iken ,2.bebeğin olma ihtimali benim için mümkün olamazdı..
Yine de test yaptım..
Pozitif..
Bir arkadaşım lohusalık döneminde hormonlar henüz düzene  girmediğinden testlerın pozitif çıkmasına sebep  olduğunu bildiğini söyledi.

Evet işte hormonlardandı,emindim,olamazdı..

Doktora gittim veee

15 haftalık diğer bir prensesin daha olduğunu öğrendim :)

2013'benim için sürprizler ve derslerle başladı.


Şuan itibariyle 23 haftalık hamileyim,2.prensesimi sabırsızlıkla bekliyorum..




Bu olayla birlikte hiç kimseyi kınamamayı,yorum yapmamayı ,yargılamamayı öğrenmiş bulunuyorum.
İnsanların başlarına gelen olaylar ,yaşadıkları üzerine yorum yapma haddimiz,hakkımız yok ve kınadığınız,küçümsediğiniz herşey sizinde başınıza gelebilir,geliyor..


Sevgiler

Fotoğraf alıntıdır

Özel Sektörde Başarılı Olmak  ve Hızlı Yükselmek İçin;

Yaklaşık 6 yıldır Türkiye'nin önde gelen ailelerine ait şirketlerin birinde çalışmaktayım.
İş hayatı,iletişim,başarı,kariyer yolu v.b. konularda zaman zaman aklıma gelenleri toparlamak istedim..
Birazdan yazacağım maddeler bilimsel olmayıp,tamamiyle tecrübe sonucu kazanılmış bilgilerdir;
  • İletişim;İş hayatında başarılı olmak için (özel  sektör için konuşuyorum ancak  bu maddenin özel-kamu her yer için geçerli olduğunu düşünmekteyim) güçlü bir iletişim yeteneğinizin olması gerekiyor."Bu konuda iyi değilim ben işimi en iyi şekilde yaparak fark edilmek isterim"diyorsanız üzgünüm,çok beklersiniz,mutlaka sizden daha iyi iletişim kuran hatta bu konuda stratejileri olan (ciddiyim) birileri olacaktır.Onların yanında üniversiteden ne kadar  iyi notlarla mezun olduğunuz,kaç üniversite okuduğunuz  ya da işinizi ne kadar iyi yaptığınız hep ikinci planda kalacaktır.Zaten bu başarılarınızı ,iyi not ortalamanızı yada gerçekleştirdiğiniz projeler,katıldığınız eğitim ve stajları da gösterip anlatabilmek için showmen olmanız gerekmiyor mu?İletişim güçlü olmalı derken herkesle can ciğer kuzu sarması olmanız gerekmiyor.Kendinizle ilgili çok bilgi vermeden  insanların ilgi alanlarına yönlenmeniz her zaman iletişiminizi kolaylaştıracaktır.Örneğin iş yaptıracağınız kişi bayan ,evli ve çocukları var ise konuya çocuklarından girmeniz ,işlerinizi en az bir kademe kolaylaştırır..
  • Kendinizi pazarlayın;bu maddeye biraz önce giriş yaptık.İş hayatında başarılı olabilmek için diğer insanları da sizin başarılı olduğunuza/olacağınıza inandırmanız gerekiyor.Bunun için kendi kendinizin showunu yapmalı,kendinizi adeta bir marka gibi görmeli,kısaca pazarlamalısınız.Yaptığınız projeleri ,stajları ,katıldığınız eğitimleri anlatın.Projelerde rolünüz küçükse bile tüm proje size bağlıymış  izlenimini verin,siz kendinizi nasıl görürseniz,insanlar da öyle görecektir.Abartın..
  • Yöneticiler ile iletişim; Güleryüzlü olun.Özellikle yöneticilerinize karşı güleryüzlü olun.Yöneticinizin nabzına göre şerbet vermeyi öğrenin.Çok yoğun olduğu günlerde sorunlarla giderseniz-yöneticinizin var olma sebebi öncelikle sizi yönetmek olduğu halde- terslenme/reddedilme olasılığınız yüksek ..Unutmayın yöneticiler sorun çıkarmayan elemanları severler,sorun çıkarmadan işinizi halletmeye bakın..,Yöneticinizin ilgi alanlarını öğrenin,fikir sahibi olun,bu konuda dikktini çekmeye çalışın.Örneğin yöneticiniz tenis oynuyorsa tenise ilgi duymanızın vakti gelmiştir....Yöneticilerinize yakın olun.Şehir dışındaki şirket toplantılarına yöneticiniz de gidiyor ise mutlaka onunla gitmeye çalışın,yolda geçirilen vakitler,yapılan sohbetler sizin yöneticinizle iletişiminizi güçlendirecek showtime'larınızdır!
  • İstekli olun.Yapılan her projede  ya da günlük rutin çalışma temposunda iş tanımınızın içerisinde yer almayan işleri belirli bir kesim asla kabul etmek istemezken ,geleceğin yükselen yıldızları "ben yaparım"diyenler arasından olacaktır.Burada dengeyi iyi ayarlamanız ve akıllı olmanız gerekiyor.Sorgulamadan herşeye" ben yaparım" diyerek atlarsanız  sonuç  size  katma değeri olmayan birsürü iş yükü olacaktır..Hangi işlere talip olmalıyım?diyorsanız  şirketinizin yapısına,sektörünüze,kritik başarı faktörlerinize göre karar vermelisiniz
  • Ortada olun.Ofisten eve evden ofise modda çalışmayın.Arada sırada ofinizden çıkın,işiniz olmasa bile diğer bölümleri ziyaret edin,varlığınızı gösterin,şirketteki herkes sizi bakımlı,güçlü bir kişilik olarak tanımalı,bu izlenimi vermelisiniz..
  • Her doğru her yerde söylenmez.Aslında sadece iş hayatında değil,özel hayatta da sosyal yaşamda da doğruları söyleyen olmak diğer insanların hoşuna gitmeyecektir..Doğruları farkedin,kendiniz için kullanın ama akıllı davranın ,sinsi olun..
  • Okul etiketi ve yüksek lisans:Okul ayrımı kalktı,Odtu,Boğaziçi mezunları gibi ayrımlar artık yapılmıyor dense de yalan,inanmayın..Bu ayrım devam ediyor,Türkiye'nin önde gelen üniversite mezunları herzaman farklı bir etikete/ayrıcalığa sahip olacaklardır.Bu yüzden yurdum üniversitelerinden mezunsanız daha çok çalışmanız gerekecek..Örneğin yüksek lisansı  yapmalısınız!
  • Yabancı dil:Yabancı dil bilginiz özellikle fabrika ortamlarında beyaz yaka çalışanlarca takip edilmektedir.Dolayısıyla  yabancı diliniz iyi olmalı,kendinizi geliştirmeli ve bunu bir sınavla kanıtlamalısınız.IELTS,BULATS,TOEFL gibi..
Açıklık getirmek istediğim bir konu;tüm bunları yaparak iş hayatında hızlı yükselirsiniz.Aksi takdirde davranarak iş hayatında var olabilir,mevcut konumunuzu sürdürürsünüz.Sessiz sakin ama çok çalışanlardan olursanız,ilahi adalete inanıyorum,başarı ve emeğinizin karşılığını eminim bir gün alırsınız ancak bunun ne zaman olacağı konusunda tereddütlerim var.Örneğin şovu çok seven bir müdürünüz var ise sizde tam tersi işini en iyi şekilde yapan sessiz kahramanlardansanız ,sizin yanınızdaki showmenin pozisyonu kapması,sizin bir sonra gelen yönetici tarafından farkedilmeyi beklemeniz olasıdır.

Bu maddeler benim 6 yıl sonundaki farkındalıklarım,yorumlarım..Yapabildin mi derseniz :) . . .

6 Mart 2013 Çarşamba

Mutluluk

"Zenginlik bize ne iyilik eder,ne kötülük.Her ikisi için de malzeme verir bize.Ondan daha güçlü olan ruhumuz bu malzemeyi dilediği gibi evirir çevirir ve kullanır;mutlu  ya da mutsuz oluşunun tek nedeni ve sorumlusu kendisidir"
                                     " Montaigne"

                                                                                                                      


Dünyadaki tüm bireyleri eşit kılan,cinsiyet,statü,ırk.. hiçbir ayrım yapmadan, herkes için geçerli olan harikulade  bir tespitte bulunmuş Montaigne..

"Mutluluk "kavramı bakış açımıza göre değişmez mi gerçekten?Ne yapıyorsanız ,nerede yaşıyorsanız ,hangi statüde olursanız olun,bakış açınızdır sizi mutlu kılan...

Ve devam eder  ;


"Hiçbirşey kendiliğinden,ne okadar üzücüdür,ne de zor.Bizim gevşekliğimiz,güçsüzlüğümüzdür ona bu niteliği veren..Büyük ve  yüksek şeyleri görebilmek için onlara göre bir ruhumuz olması gerekir;yoksa kendi çamurumuzu görürürüz onlarda.Doğru bir kürek suda eğri görünür..."

Bu yorumları defalarca duydunuz eminim..Okuyup,üstünkörü üstünden geçildiyse ,farkındalık sağlamadıysa,uygulamaya konmadıysa ne kadar duyduğumuzun bir önemi yok..



Herkes kendi mutluluğundan sorumlu..Kendi yaşamımıza bakarak,mutlu olan da biziz,komşunun tavuğunu sürekli kaz gören de..
Mutluluğun sırrı bu ..Çözüm kendi içimizde...




                 Malzemelerini güzelce karıştırabilenlerden olmamız dileğiyle....
                                                Bol farkındalıklı günler...



                                                          Resimler alıntıdır






4 Mart 2013 Pazartesi

Margu'nun takı Alışverişi..



Margu bu cicilere uygun fiyatlarla kavuşmanın mutluluğunu yaşamaktadır ;)









"B"harfi hayatımın aşklarının isimlerinin baş harflerini temsil ediyor 
Yakında bir harf daha eklenecek :)






Önceleri almak istiyordum yaka kolyelerden..Ancak çok gördüğümden olsa gerek ,soğumuş ve vazgeçmiştim..Bu model daha farklı geldi ,hoşuma gitti..




Bir de bu bilekliği aldım,kendilerini sabırsızlıkla beklemekteyim...


26 Şubat 2013 Salı

Hacim Veren,güzel Bir Rimel tavsiyesi "I Love Extreme"



Bugüne kadar  birçok   markanın rimelini denedim..Geçen gün Gratis'te gezerken Essence markasının cıvıl cıvıl ürünleri dikkatimi çekti.Dayanamadım bikaç ürününü aldım..

"I love extreme "maskara da aldıklarımın arasındaydı.Fiyatının çok düşük olması sebebiyle böyle bir etki yaratacağını beklemiyordum..Ben aldığımda kampanyadaydı 6,5 TL gibi bir fiyata almıştım!Şimdi ise 8-9 TL civarı,hala oldukça ekonomik!

Kesinlikle denemenizi öneririm,memnun kalacaksınız..
Kuzenime önermiştim,kendisi benden daha düşkündür makyaja..Oda çok beğendiğini belirtti..



Ben  bu rimeli kullandım ancak Essence'in sitesinde bir rimel rehberi bulunuyor,kendinize uygun olanı  bulabiliyorsunuz ,sonradan fark ettim..
Diğer rimellerde 9- 11 TL civarında..
Böyle bir arayış içerisindeyseniz bir  deneyin derim..




Resimler alıntıdır.http://www.essence.eu/tr/anasayfa.html

25 Şubat 2013 Pazartesi

Çift Kişilikli Karekter : Margu



İki adet Margu mevcut ruhumda;

Biri güleryüzlü,neşeli,iletişimi sever,dengelidir,gördüğüne güleryüzle selam verir,içtenlikle konuşur,dinler..

Diğeri mümkünse “görünmez adam olayım” der..

Biri iyimserdir,insan isterse her şeyi yapar!

Diğeri ise "hayalparest olmaya gerek yok "der ,gerçekleşen bir hayali de olmamıştır..

Biri elinde telefon herkesi arayıp,hatır sorarken

Diğeri telefonunu evin derinliklerine atar,alarm kurmak için almak dışında bakmak aklına gelmez..

Biri okumak için çıldırır,deli gibi kitaplar alır,planlar yapar;

“Şunlar okunmalı,şunlar denenmeli,bundan sonra her hafta sonu bir etkinlik…”

“Kilo verilmeli,kadın dediğin her konuda bilgili olmalı,bunun yanında güzel giyinmeli,

Güzel yemek yapmalı,zayıf olmalı ,bakımlı olmalı,kariyer yapmalı,kendini sürekli değiştirmeli…”

Diğeri ise “ammaann ne gerek var,ben böyle de mutluyum,bu hafta da evde geçsin,bu kitaba başlarım bir ara,aç tv yi dizi izleyeyim..

5 kilo fazla var,haftaya rejime başlarım,bu yaz olmadı, gelecek yaz taş gibi gelicem buraya,(gelicek yazın geldiği görülmez tabii .),kariyer mi?e işim var,evde de işlerim var,çocukta oldu,böyle iyi, ne gerek var kasmaya?Rutin güzeldir,iyidir....”der

İkisinin de ortası yoktur ne yazık ki..

Biri tertemiz olmayı sever,mutfak dolap kapaklarına takıntılıdır,el izi oldu mu çıldırır,dolabında kıyafetler renge göre sıralıdır,aynı şekilde dağınık çekmece ,dolap gördüğü anda işi gücü bırakır,yerleştirir rahatlar,ondan sonra kaldığı yerden devam eder..

Diğerinin evinde düzen yine aksamıştır,her zaman “şu temizlik işini rutine koymalı,birini bulmalı 15 günde bir gelsin”diye düşünür,çok acil durumlar dışında bir türlü rutine oturtamaz..”Bu kez de ben yapayım, bakarız der” geçer.Hiçbir zaman da bakmaz,hep erteler..

Biri bloglara hayran kalır,o blog senin bu blog benim gezer,yorumlar yapar,kitap yorumlarını,denenecek parfum,yemek v.s. not alır,kendi bloğuyla ilgilidir,nasıl daha güzel fotoğraf çekebilir,nasıl daha güzel yazılar yazar?düşünür,sürekli eleştirir…

Diğerinin canı internete dahi girmek istemez,bloguna günlerce,aylarca uğramaz…Aldığı notlarda kaybolmuştur..

Evi kendi çapında başlatığı yarım DIY projeleri doludur..Keçeden yaka kolye yapacaktır,keçe alınmıştır,kurdela,inciler hazır bir şekilde çekmecede bekler..

Miu miu ayakkabılara benzer ayakkabılardan yapacak,ayakkabılarını simle kaplayacaktır,sim alınmıştır,fırça ve yapıştırıcı da hazırdır ancak bir türlü başına geçip yapamaz,malzemeler geçen kıştan beri çekmece bekler..

Zaten ayakkabıların alternatifleri çıkmıştır,onlardan satın alınabilir,ne gerek var kasmaya?

Birinin ev kıyafetleri bile şıktır,evde otururken bile şık,bakımlı olmalıdır bir kadın..

Diğeri için eşofman üzeri tşort yeterlidir,kimi zaman kocanın tşortu bile giyilebilir.Saçlarda yarın yıkanır,fönlenir aceleye gerek yoktur..

Biri hoşgörülüdür,herkes hata yapabilir..

Diğerine göre ise herkes hata yaparsa ne olur bu memleketin hali?

Bu karşılaştırma sayfalarca sürebilir..








Hayatım“Ne gerek var Margu” ile “Mükemmelliyetçi Margu”nun karışımından oluşuyor..

Dileğim ne gerek var Margu’yu sonsuza kadar gönderip,ertelemeye son verip, hep diğeri ile kalabilmek…

Bu zamana kadar sabit,tutarlı olmak konusunda pek başarılı olduğum söylenemez..
Yaşamım bir sarmal yaydan ibaret, bir kıvrımda biri diğerinde öbürü gelir..

Artık bir anne olduğuma göre değişmeli!

Bugün kendim için bundan sonra tutarlı olabilmeyi diliyorum!

Tutarlı,dengeli insanlardan olabilmek umuduyla..

Resimler alıntıdır.
http://forum.cadokulu.com/lofiversion/index.php?t391.html,http://www.independent.co.uk/arts-entertainment/art/news/could-there-be-an-earlier-version-of-the-mona-lisa-8182663.html

21 Şubat 2013 Perşembe

"Dermoeczanem.com"


Herkese Merhaba;

Internetten alışveriş bana daha kolay geliyor artık..
Haftasonu  AVM'lerde mağazalardaki kalabalığa dayanamıyorum..
Zaten bebişle çok da rahat bakamıyorum ..
Internetten kendi kendine,acele olmadan,oturduğun yerden alabiliyorsun herşeyi..
Yurtiçi-yurtdışı...
Hamileliğimde çatlak kremi ararken tanıştım Dermoeczanem.com ile..
Birkaç kez sipariş verdim,hepsi neredeyse siparişi verdiğim gün kargoya verildi ve ertesi gün ulaştı...
Böyle bir site arayışındaysanız yada alışveriş yapmayı düşünüyorda kararsızsanız,denemiş biri olarak tavsiye edilir..



20 Şubat 2013 Çarşamba

Prensesimin İlk Kabanı


Prensesimin İlk Kabanı

Bu kabanı daha önce Bücürük'te görmüş almamıştım ancak aklımda kalmıştı.
Morhipo'da indirime girdiğini görünce hemen kaptım..
Büyük beden olduğu için ancak seneye giyebilecek Prenses Hanım ..




Daha önce  aldığımız,Instagram'dan paylaştığım botlarıyla güzel olacak eminim :)Pembe hastası bir annenin kızı hep pembe giymeye mahkumdur :)Kim nederse desin Pembe güzeldir!

18 Şubat 2013 Pazartesi

30 . Yaş...



03/02/2013 itibariyle 30.yaşıma girmiş bulunmaktayım..

Hep korkardım halbuki 30'lu yaşlardan...Çok büyük gelirdi gözüme..Yaşlanmanın göstergesi işte var mıydı ötesi..

26,27 ,28 de hep böyle hissettim..

"20'li.."kelimesini bir daha kullanamayacak olmak ne kadar üzücüydü benim için..

03/02/2013 geldi..

Artık 30 yaşındayım..Korkularım gitti ..

Ne çabuk kabullendim...

"Anne"olmak mı  acaba kabullenmeyi sağlayan?

Önceden bukadar taktığım bir konu,ne çabuk "olabilir"statüsüne geçti zihnimde..

Demek ki böyle oluyor..

Anladım ki ben 40'lı yaşlara gelince de böyle hissedeceğim..

İnsan geçen zamanı,yaşlanmayı kondurmuyor kendisine,yakıştırmıyor...

Haluk Bilginer'in "7 Şekspir Müzikali"'nde yaşlılığı canlandırışı öyle etkilemişti ki beni,oyun çıkışında eşime "Yaşlanmadan ölmek istediğimi"söylemiştim..


Sanırım onun da etkisiyle geçen zamana inat hep genç hissedeceğim kendimi..

Bu doğum günümü 4 farklı şekilde, 4 farklı  pasta ile  kutlama şansına sahip oldum :)

Benim doğum günüm olduğunaa göre  tüm dilekler bana gelsin...

Kendime sağlık,mutluluk,huzur , kısaca maddi & manevi bereket ve güzelliklerle dolu muhteşem bir yıl diliyorum..


15 Şubat 2013 Cuma

Sevgililer günüüüü!



Herkese Merhaba;

Dünün 14 Şubat olması itibariyle birçok blogda " Sevgililer Günü" postu vardı;kimi bugünü çok manasız bulurken ,kimi ise hoşlandığını belirtiyor..

İş çıkışı serviste bugünle alakalı ne hissettiğimi düşünürken,kutlanması gerektiğine karar verdim."Sevgi bir gün değil hergün yaşanır"klişelerine -eğer hergünü bu şekilde özel yaşamıyor,sevdiğinizi söylemiyor,herhangi bir özellik katmıyorsanız-katılmıyorum..

Hayat zaten monoton...Günlük koşuşturma ile vakitin nasıl geçtiğini anlamıyorken  hergünü "Sevgililer Günü"tadında yaşayabilen var ise ne mutlu onlara...

Biz onlardan değiliz açıkçası...

Dolayısıyla  14 Şubatı yaşamak,kutlamak gayet anlamlı geliyor bana..

Güzellik detaylarda gizli ise;bugünü de detaylara önem vererek,özel bir şekilde kutlayarak geçirdiğimizde yaşam daha güzel bence...

Fırsatı var iken hergün kutlanmalı,mümkünse hepsi özel olmalı!

Dün iş çıkışı kocişe sevgililer günü sürprizi yapmak için çok geç kaldığımı düşünürken ,aklıma kendi hediyemi yapmak geldi..

Hemen markete daldım,süsleme için bol miktarda Eti Puf aldım :) Kalpli peçeteleri gördüm, sepete attım...

Eve geldim,prensesimle birlikte Eti Puf'ları tek tek ambalajından çıkardık,kalp şeklindeki kalıba yerleştirdik;


Nasıl birşey olduğunu merak ederseniz,buyrun;


Bence gayet hoş oldu,Bonnyfood hediyelerine kendiniz hazırlayabileceğiniz bir alternatif :)Eti Puf'ları pembe bulabilseydim daha hoş olacaktı ancak beyaz olanlarla yetinmek durumunda kaldım..

Sofra için kırmızı saten örtüden başka bir alternatif olamaz tabi ki :)

Kırmızı örtü üzerine gerçekleştirdim sofra dekorasyonumu ...

Fotoğraflara buyrun ;







Bu kalpli pasta ise aslında kare şeklinde satılan Eti Browni :)
Annem için hazırladığım Sevgililer Günü Hediyesiydi  kendisi...






Bir de bütün olarak bakalım ;




Daha önceki sevgililer günü sofrası için tık tık ..


Sevgililer  Günü'nü biz böyle geçirdik..Umarım sizin sevgililer gününüzde en az bizimki kadar güzel ve özel geçmiştir...

SEVGİLERİMLE





14 Şubat 2013 Perşembe

Kız bebekten İdrar almak Zorunda Kalmak :(



     Geçen hafta benim minik prensesim hastalandı..Doktor kan ve idrar tahlili istedi..İkisininde bu kadar zor olabileceği aklıma gelmemişti :(

Yaklaşık 8 aydır ne güzel rutin kontrollerimize gidiyorduk,bu sefer "hastalık"için gitmek çok üzdü beni,umarım ilk ve son olur..Ateşi yükseliyordu ara ara,çok korkuttu Bernis Hanım..

Öyle ki idrarını alamadık ve ben artık iyileştiği için denemeyi bıraktım..İçim hiç rahat değil ancak iyileştikten sonra da bir anlamı kalmayacağını düşünüyorum..

Internetten biraz araştırma yaptım;gördüm ki bir çok insan benim gibi zorlanıp,vazgeçmiş....

Umarım en kısa zamanda bu konuya kolaylık getirecek bir çözüm bulunur..Örneğin idrar bezdeyken tahlil yapabilseler mesela..


İlk hastalığını çok şükür şuruplarla atlattık prensesim ,Allah tüm çocuklarla birlikte seni de korusun..Hep sağlıklı hep mutlu ol!



13 Şubat 2013 Çarşamba

2013'e girerken...


                             Gecikmiş postlardan bir tanesi ile daha karşınızdayım...

                                           Biz 2013'e böyle girdik;

                Sevgili prensesimiz henüz çok küçük olduğundan dışarı çıkmadık...


                                              Evimizin her yerini süsledik...



                                                    Hatta biraz abarttık...





Sonra;

Prensesimizi süsledik;



2013'un arzu ettiğiniz tüm güzellikleri yaşamınıza getirmesi dileğimle...


Sevgiler...



12 Şubat 2013 Salı

Peynir Kabından ambalaj :)


Aniden misafirlige davet edilen Margu'nun ilk kez gidecegi bu eve hediye almak icin vakti & imkanı yoktur,aklina krokan yapmak gelir..

Klasik bir sekilde tabakta goturmek istemez,evde herhangi bir kutu/ambalajda bulamaz..Gozune yogurt kabi ilisir,kabi hediye paketiyle kaplayip kendi capinda bir ambalajla sunar:)



7 Şubat 2013 Perşembe

Bir Prenses Doğdu...

Yaklaşık 8 ay önce yazmam gereken bu yazıyı,gecikmeli ode olsa yazmak istedim...


Geçen sene buzamanlarda minik prensesime kavuşma heyecanıyla doluydu kalbim.. 02/07/2012 tarihi hiç gelmeyecek gibiydi..

Giderek büyüyen karnıma rağmen,"bir bebeğe sahip olacağım"düşüncesi bir türlü gerçek olacak gibi gelmiyordu bana..

02/07/2012 tarihinin ayrı bir önemi sevgili eşimin de doğum günün olması.. Baba kız aynı tarihi paylaşıyorlar...2 adet yengeç ile beraber yaşamaktayım anlayacağınız :)

Sezeryan olacağım için herşey önceden planlıydı ancak 2 temmuzu nasıl bekledim ,bir de bana sorun..Benim minik cimcimem çok hareketli olduğundan son 2 hafta neredeyse hergün doğuyor sandım.. 2 temmuzu beklemesi için okadar çok dua ettim ki..Çok şükür bekledi prensesim..

Doğumumuzun bir gün öncesinde Prenses Hanımın "Hoşgeldin Kurabiyelerini" hazırladık..Ben,eşim,sevgili kuzenim,anneanne ,babaanne..Herkesin eli bi şekilde değdi.. Kurabiyeler pişirildi,şeker hamuru ile süslendi,hepsinin üzerine "Hoşgeldin Bernis Ada" yazıldı.Paketlendi,kurdela bağlandı ve sunum için sepete yerleştirildi.. Ne yazık ki elimde sadece 1 adet fotoğraf var...






Hazırlıklarımız sadece bununla sınırlı değil tabi ki:) Daha önceden hastane ziyaretine gelecekler için yaptırdığım puset şeklinde şekerler de  canım annemin kendi elleriyle hazırladığı sepette sunum için yerlerini aldılar..




Bunlar da lohusa şerbeti için kadehlerimiz,süsleri yine anneciğime ait;



Bu güzel bez pasta ise benim çok sevdiğim arkadaşlarım Şükran ve Ay Kızım Gün Kızım bloğunun sahibesi Dilek tarafından yapıldı ,


Bu güzel kurabiyeler de onların eseri;


Ellerinize sağlık kızlar,tekrar çook teşekkürler,hediyeleriniz beni çok mutlu etti ve çook duygulandırdı.


Birde hepsine toplu bir bakış atalım ;


Unutmadan çiçeğimiz de dayımızdan ...


Odamızın süslemesi de çok güzeldi ancak bakıyorum da hiç fotoğrafı yok  :(

"Doğum" başlı başına  hayatımızın unutulmaz anılarından ..

Ancak  bu gibi olaylar ne kadar özel ve güzel olsalar da  insanın sevdikleriyle,dost ,arkadaş ve akrabalarıyla paylaşımı ne kadar  çok olursa  ,okadar ayrı güzellikte geçiyor..

Bir de böyle detaylarla daha da "unutulmaz" ve "anlamlı" oluyor..

Dilerim herkesin doğum hatıraları en az benimkiler kadar unutulmaz güzelliktedir....