26 Mart 2013 Salı

Prenses Raporu



1 numaralı prensesim 8.ayında...

Yürütecinde evin heryerini geziyor,mutfak dolaplarını karıştırıyor,prizlere parmağını sokmaya çalışıyor :),artık emniyet kilitleri bizim evimizde de mevcut...




Emeklemeyi hiç sevmiyor,direk yürüyecek sanki...

Annesinin saçlarını çekmek en büyük eğlencesi...



Alkış yapıyor,müziği çok seviyor,hemen oynamaya başlıyor..

Babasıyla dans etmeye bayılıyor,annesiyle tango yaparken çıldırıyor :)

Uykuyu hala sevmiyor...

Geceleri sık sık uyanmaya devam ediyor....


Uyuduğu kısıtlı zamanlarda da  üzerini asla örtmüyor,incecik battaniyeyi bile  -nasıl hissediyorsa -atana kadar  debeleniyor..

Artık gezmeye gidildiğini anlıyor...

Gezmelere süslü süslü gidiyor ;



Herkese ve herşeye "Ada"diyor...

2 numaralı Prensesim ;

26 haftalık...

Ablasının sesini duyuyor,geceleri ablası uyandığında oda uyanıyor,tekmeleriyle "bende burdayım"diyor..

Çok şükür süreci normal gidiyor..

Annesinin şekeri yüksek çıktı ama daha sonra diyetle normale girdi aslında şuanda da dikkat etmesi gerekiyor ama pisboğaz anne çikolatadan uzak duramıyor :(

22 Mart 2013 Cuma

22 Mart Dünya su günü







"SU" gerçekten sınırlı,korumamız,israfını önlememiz gereken bir kaynak..Bu konu çok ama çok ciddi ...
Bu sebeple bugünü özellikle paylaşmak istedim!




Su Kaynakları Sınırlı




  • Dünya’daki suların yüzde 97,5’i tuzlu ve kalan temiz suyun sadece yüzde 1’i, insanların musluk suyu olarak kullanabileceği, nehir, göl, sulak alan ve yeraltı sularından oluşuyor.



  • Dünyada yaklaşık bir milyar insan temiz içme suyundan yoksun yaşıyor. 2030 yılına gelindiğinde, dünya nüfusunun yarıya yakınının, su sıkıntısının mevcut olduğu bölgelerde yaşayacağı tahmin ediliyor.



  • Nüfusun hızla artması, buna karşılık su kaynaklarının çoğalmaması nedeniyle su gereksinimi her geçen gün artmaktadır. 2030 yılında ulaşılabilir ve güvenilir su arzı, insanlığın gereksiniminin %40 üzerinde olacak.

  • Doğa yeniden su üretemez. Geri dönüşen su milyonlarca yıl önceki suyun aynısıdır.

  • Duş alırken bir dakikada 18 litre su tüketiyoruz. Bu miktar 90 bardak suya eşittir.


  • Duş hortumu ve armatür arasına takılan debi sabitleyici, suyun akışını yüzde 50-60 oranında düşürür. Buda kişi başına yılda 14 ton su tasarrufu demektir.

  • Su akıtan bir tuvalet sifonu bir yılda 83.000 litre suyun boşa gitmesine sebep olur. Bu miktar suyla bir yıl boyunca, her gün 3 defa banyo yapabilirsiniz

  • Diş fırçalama ortalama 3 dakikadır. Eğer musluk açık bırakılırsa her fırçalama için ortalama 15 litre suyu boşa akıtmış oluruz
  • Tüm dünyada her yıl 1.8 milyonu çocuk olmak üzere 2 milyon insan kirli su, yetersiz sağlık ve hijyen koşulları ya da susuzluk nedeniyle oluşan hastalıklardan ölüyor






Kaynak:http://portal.eczacibasi.com.tr/Sayfalar/Default.aspx


21 Mart 2013 Perşembe

gri bir gün





Günlerden gri
Herşey anlamsız.
Yaşam anlamsız.
İş anlamsız..
Outlooka gelen mailler anlamsız.
Çıkan sorunlar anlamsız,çözümler daha da..
Ne oldu bütçe tutunca?
Bikaç takdir maili  gelirse ya da  gelince?
Okul bitince?
Sınava girince?
Kazanınca?
Prada çanta alınca?
Kilo verince?
İstediğin yerlere gidince?
Çok istediğin evi alınca?
Yaşasın istediğin araba da senin olunca?
Ne varmış iletişimin gücünde?
Dostluk,arkadaşlık ?
Niye bunca çaba?
Değişen ne senin küçük dev dünyanda?
Tatmin olmayan egondan başka?
Daha bi açgözlü ,daha da bi köle..
Ve birgün uyanıyorsun
Günlerden gri,
Herşey boş ,anlamsız,amaçsız..




15 Mart 2013 Cuma

Margu'nun Süt arttırma Yolları


Annelerin doğumdan sonraki  ilk  stresi "Süt"'tür..

Zaten doğumun etkisiyle şaşırmış,kendine gelememiş anne  bir de etrafındakilerin " ay sütün mü az?Mama mı versek?Bu çocuk aç ondan ağlıyor" gibi yorumlarıyla çileden çıkar..

Okuduğum bir makalede "Bir lohusaya sütün az denmesi cinayet sebebi olabilir"yazıyordu..Aynen öyle..
Hiç abartı değil..

Süt miktarı kendinizi kanıtlama çabanız olur adeta...

Mamaya başlamamak için çabalar,"mama verelim "cümlesini hakaret olarak algılarsınız...

Bunun için de etraftan gelen her öneriye kulak verir,"süt yapacak" diye gerekli gereksiz herşeyi yemeye başlarsınız...

Avm'lerin emzirme odalarında diğer anneler ile bir yarış başlar  adeta..

"Mama alıyor mu?Kaç kilo?.."

Enazından ben böyleydim..

İlk doğumumdan sonra süt hırsına bürünmüştüm adeta...

Kızımı yaklaşık 6 ay emzirebildim..Yeniden hamile kaldığımdan olsa gerek ,sütüm aniden azaldı hatta kesildi..

Yine de 6 ay emzirebilmiş olduğum için mutluyum,elimden geleni yaptığıma inanıyorum...

Gelelim yaptıklarıma...

Margu'nun süt arttırma yolları;

Öncelikle bu konuda birçok tavsiye var  ve görüyorum ki herkese yarayan şeyler farklı, ben denediğim ,faydasını gördüğüm besinleri,içecekleri önereceğim..

Birçok şey denememe rağmen bende  en etkili olan Tahin helvasıydı..Tahin helvası  yiyip arkasından su içtiğimde gözle görülür bir şekilde süt oluşuyordu.

İkinci önerim Malt içeceği.Ben  internettten "Vitamalt,Promalt "siparişi vermiştim ve çok faydasını gördüm ancak Ülker'in çıkardığı "Malt Ana" içeceği bende etkili olmadı..

Diğer bir önerim  uzman tv'de gördüğüm bitki çayı;

Rezene,anason,ıhlamur,ısırgan otu,kimyon tohumu karıştırıyorsunuz

( 1  tatlı kaşığı isirgan otu, 1 tatlı kaşığı  ihlamur cicegi, 1tatlı kaşığı rezene tohumu, yarim tatlı kaşığı kimyon tohumu, yarim tatlı kaşığı anason tohumu. Bunlari karistirip demlige koyup,kaynatın.)

Bol bol  su

Uyku:Süt yapan Prolaktin hormonu asıl uykuda çalıştığından özellikle bebeğinizin uyuduğu saatlerde sizinde uyumanız,dinlenmeniz gerekiyor..

Benim için bunlar faydalı oldu.

Sütüm olsun da her bulduğumu yemek hatasına düşmedim ,doktorumun da önerisiyle sıvı alımını arttırdım sürekli..
Bu arada vazgeçmemeniz ,sürekli ısrarcı olmanız gerekiyor..

Başka bir doktora gitseydim,muhtemelen daha önce mamaya başlatırdı ancak sağolsun benim doktorum ben "mama verelim"dediğim zamanlarda bile beni emzirmeye teşvik etti,sayesinde sürekli emzirerek 6 ayı tamamlayabildim..

Umarım anlattıklarım sizin de işinize yarar..

Bol sütlü günler :)





14 Mart 2013 Perşembe

"Meleklerle Yaşamak"



Mistik konular ilginizi çekiyorsa ve inanıyorsanız ,tavsiye edeceğim kitap tam size göre...Bu kitabı daha önce duymuştum ancak elimde olan ,okunmayı bekleyen okadar çok kitap var ki,almayı ertelemiştim..

Annem için niyet ederek aldığım kitabı,bende okuma fırsatı buldum..Kitap sizi etkiliyor ancak bir yandan sorgulamaya başlıyorsunuz..

Ben de aynı şekilde "olabilir mi?"diye düşünmeye başladım ve daha sonra yazarının da "Beki İkala Erikli" dediği gibi denemeye karar verdim..
       O gece kitapta yazdığı gibi Meleklerden yardım istedim,bir kaç sene önce yaptığım ciddi kaza sebebiyle araba kullanamıyorum,korkuyorum.Uyumadan önce Meleklerden bu korkuyu yenmek,arınmak için yardım istedim,dua ettim..

Burada" Meleklerden niye istiyorsun?Allah'tan niye istemiyorsun? "gibi bir soru gelebilir aklınıza..

Yazar bunu sitesinde www.meleklerleyasamak.com ve kitabında şöyle cevaplıyor ;

   " Bütün dualar Allah'a gider. Birçok kişi için Allah'a büyük şeyler için dua etmek mantıklı geliyor, ama ufacıık konularda yanıbaşımızdaki meleklerden isteyivermek daha kolay sanki. Benim seçimim, her gece Allah'a dua etmek, arada da ondan yardım istemek. Bunun yanısıra her an meleklerimin sevgi dolu, güç veren sesini duymaya bayılıyorum"

Devam edelim ;

Kitapta Melekler ile iletişim kurduktan sonra onlardan bir takım işaretlerin geldiği yazıyordu. Tüy , sayılar,bozuk para gibi..

(Buna da pek inanmamıştım) Gece dua ettim ve sabah işe gittim.Akşam ev kapımın önünde gerçekten nereden geldiğini anlayamadığım bir tüy buldum...

Tesadüf diyeceğim ancak tüyün apartmana kadar girip tam benim kapımın önünde olması ...

Kitapta verilen örneklerde beyaz,gri,kahverengi tüylerden bahsediliyor ancak benim tüyüm siyahtı..Buyüzden biraz moralim bozuldu..Renkler ile ilgili bir bilgi olmamasına rağmen,Melek'ler beyaz olur ve tüy beyaz olmalı gibi bir kanı oluşmuş kafamda..Sonradan anlam yüklememeye ve bunu işaret olarak algılamaya karar verdim..Melek'lere benimle oldukları için teşekkür ettim,hala tam inanmış değilim tabi..

Ancak çok şaşkınım..


Kitapta 15 Baş Melek'ten bahsediliyor..


Her Melek bize farklı konularda yardım ediyor örneğin ;


Başmelek Rafael (İsrafil), 'Allah'ın iyileştirici eli' demek. Rafael'i şifa veren, iyileştiren melek olarak görebilir, sağlık ile ilgili her konuda ondan yardım isteyebilirsiniz" diyor Beki İkala Erikli

                                                             ya da ,


Bir yere yetişeceğinizde “başmelek Metatron lütfen zamanında yetişmemizi sağla”diyebilir ve Baş Melek Metatron'dan yardım alabilirsiniz..

Kendisi bu konu da şöyle bir örnek veriyor ;

      "Her sabah o olmasa oğlumu okula yetiştiremezdim! Eşim hala nasıl o saatte Teşvikiye’den çıkıp Hisar üstü’ne vaktinde vardığıma inanamıyor. Sırrı şu: Metatron'a 'lütfen benim vaktinde varmamı sağla' diyorum ve bir daha okula varana kadar saate bakmıyorum, ama kesinlikle. İçimi de bu konuda rahat tutup trafiği, kırmızı ışıkları Metatron'a bırakıyorum ve oğluma sohbet ediyorum"


Bunun gibi 13 Melek daha var...


İlginç geldi değil mi?

Ben de sizin gibi düşünüyorum..Denemeye karar verdim ve inanmak için kanıtlarımı bekliyorum..

Kitap ve yazarıyla ilgili bilgi almak isterseniz  ;

www.meleklerleyasamak.com









13 Mart 2013 Çarşamba

" rita"

Geçtiğimiz haftada güzel bir oyun izleme şansına sahip oldum yine..

Kocaeli Şehir Tiyatrolarının oynadığı "Rita" adlı oyun;şehir tiyatrolarında ne kadar başarılı oyuncuların olduğunu bir kez daha kanıtladı ...

Yapılan iş ne olursa olsun eğitimini almak gerekiyor kesinlikle...Profosyonel olmanın ilk şartı eğitim bana göre...

Rita ;

Nejat Birecik'in yönettiği bir oyun...

Oyuncular  ise ;Funda İlhan  ve Ufuk Aşar

Oyun İngiltere Sahnelerinde Yapıtları En Çok Oynanan Yazarlardan olan Willy RUSSELL'e ait.

Oyun Dr.Frank'ın sokaktaki insanlara da edebiyat dersi açmasıyla başlıyor...Derse tek talep kuaför olan,zevkleri  oldukça basit ve ucuz olan Rita'dan geliyor..

Rita'nın yavaş tavaş edebiyatı ve kendini keşfetmesiyle devam ediyor,Frank ise alkol problemlerine karşı desteği Rita olarak görüyor...

Funda İlhan gibi çok hoş bir oyuncuyu keşfetmemi sağlayan bu oyunu izlemenizi öneririm...


 

 http://www.tiyatronline.com/yayino2007-316.htm sitesinden alınmıştır.



http://www.kocaelimbenim.com/resimler/2010/12/rita-300x198.jpg sitesinden alınmıştır.

11 Mart 2013 Pazartesi

Kadınlar gününüz Kutlu Olmasın!

 

      "Özel olan her gün kutlanmalı,örneğin Sevgililer Günü'nü kutlayalım, bir gün de hatırlamak değil hergün yaşamak v.b... sözlerine katılmıyorum ,sanki her günümüz böyle özel mi geçiyor ,kutlayalım,yaşayalım.."diyen ben sözümü geri alıyorum..

Yazılarıma baktım da geçen sene Kadınlar Günü'nü kutlamışım..Demek ki ozamanlar duyarsızmışım bu konuya..
Demek ki hayat ozaman daha güllik gülistanlıkmış.. Bu sene öyle değil..Aslında geçen sene de öyle değil di,ben umursamazmışım..Farkındalığım gelmemiş..

Bu sene  inatla Kadınlar Günü'nün sonrasında yazmak istedim..

8 Martta Dünya Kadınlar Gününü kutladık.. Birçok iş yeri kadın çalışanlarının gününü kutladı,maille,çiçekle,pastayla ....Bu şirketlerin çoğunda süt sağma odası yok ama olsun kadınlar gününü kutladık..

A.B ,3 ay önce koruma istemişti , koruma verilmedi ve kocası tarafından defalarca bıçaklanarak öldürüldü ama olsun kadınlar gününü kutladık ...

Türkiye'de son araştırmalara göre her 3 aileden birinde şiddet var ama olsun kadınlar gününü kutladık..

Cezaevinden izinli çıkan X karısını öldürdü ama olsun kadınlar gününü kutladık..

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun açıkladığı verilerine göre 2012 yılının ilk altı ayında en az 93 kadın katledildi ama olsun kadınlar gününü kutladık..

13 yaşında evlendirilen ,19 yaşındaki M.K kocası tarafından saatlerce dövüldükten sonra 47 yerinden bıçaklanarak öldürüldü ama olsun kadınlar gününü kutladık..

Tecavüzler artarak devam ediyor ama olsun kadınlar gününü kutladık!

Kutlama anlayışımız buysa,KADINLAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLMASIN!

Kadına olan şiddetin   bu denli büyük olduğu bir toplumda daha  farkındalığı arttırmak,bilinci oluşturmak gibi çalışmalar içindeyken  kadınlar gününü kutlama hakkını elde edebilmiş değiliz..Neyi niye kutlayacağız ki?

Kadınlar Gününüzü kutlayabileceğim şartlara ulaştığımızı görmek ve kadınlar gününüzü kutlayabilmek umuduyla!

7 Mart 2013 Perşembe

Sürpriz Bebek


Bundan 1-2 yıl önce çok sevdiğim arkadaşım Şükran,anne -bebek hakkında yazılar yazan oldukça bilinçli bir bayanın 2.çocuğu  henüz 7 aylıkken yeniden hamile kaldığını ancak fark etmediğini söylemişti..

Bu duruma  (ozamanlar ağzı olan konuşur bir birey olduğumdan olsa gerek ,başıma gelince ders alıp hemen yuttum ve değiştim)  "Saf mıymış afedersin nasıl anlamamış"    gibi bir yorum yapmıştım..

Bu olaydan sonra -başta kendim olmak üzere -birbirimizin yaşamı,yaşadıkları hakkında üstümüze vazife olmadan,sorulmadığı halde  ne kadar  gereksiz yorumlar yaptığımızı,yargıladığımızı fark ettim ki bu da ayrı bir yazı konusunu oluşturur..

Gelelim asıl konumuza..
Böyle bir yorum yaptım,evrene bıraktım ,unuttum gitti..
Ben unuttum ama evren unutur mu?

Ozamanlar ilgimi çekmeyen,bir türlü hazır olmadığım,hissetmediğim anne bebek konuları benim de gündemimde yer almaya başladı..

Çok şükür ilk bebeğime 02/07/2012 tarihinde kavuştum(.Doğum postu için tık tık )

Günler kızımla mutlu mesut geçerken,birgün karnımda küçük bir hareket hissettim..(Sütün korumadığını zaten bilmekte ve gerekli önlemleri de almaktaydım ya da aldığımı sanıyordum diyelim:)

16 kilo veriyorken,hiçbir belirti yok iken ,2.bebeğin olma ihtimali benim için mümkün olamazdı..
Yine de test yaptım..
Pozitif..
Bir arkadaşım lohusalık döneminde hormonlar henüz düzene  girmediğinden testlerın pozitif çıkmasına sebep  olduğunu bildiğini söyledi.

Evet işte hormonlardandı,emindim,olamazdı..

Doktora gittim veee

15 haftalık diğer bir prensesin daha olduğunu öğrendim :)

2013'benim için sürprizler ve derslerle başladı.


Şuan itibariyle 23 haftalık hamileyim,2.prensesimi sabırsızlıkla bekliyorum..




Bu olayla birlikte hiç kimseyi kınamamayı,yorum yapmamayı ,yargılamamayı öğrenmiş bulunuyorum.
İnsanların başlarına gelen olaylar ,yaşadıkları üzerine yorum yapma haddimiz,hakkımız yok ve kınadığınız,küçümsediğiniz herşey sizinde başınıza gelebilir,geliyor..


Sevgiler

Fotoğraf alıntıdır

Özel Sektörde Başarılı Olmak  ve Hızlı Yükselmek İçin;

Yaklaşık 6 yıldır Türkiye'nin önde gelen ailelerine ait şirketlerin birinde çalışmaktayım.
İş hayatı,iletişim,başarı,kariyer yolu v.b. konularda zaman zaman aklıma gelenleri toparlamak istedim..
Birazdan yazacağım maddeler bilimsel olmayıp,tamamiyle tecrübe sonucu kazanılmış bilgilerdir;
  • İletişim;İş hayatında başarılı olmak için (özel  sektör için konuşuyorum ancak  bu maddenin özel-kamu her yer için geçerli olduğunu düşünmekteyim) güçlü bir iletişim yeteneğinizin olması gerekiyor."Bu konuda iyi değilim ben işimi en iyi şekilde yaparak fark edilmek isterim"diyorsanız üzgünüm,çok beklersiniz,mutlaka sizden daha iyi iletişim kuran hatta bu konuda stratejileri olan (ciddiyim) birileri olacaktır.Onların yanında üniversiteden ne kadar  iyi notlarla mezun olduğunuz,kaç üniversite okuduğunuz  ya da işinizi ne kadar iyi yaptığınız hep ikinci planda kalacaktır.Zaten bu başarılarınızı ,iyi not ortalamanızı yada gerçekleştirdiğiniz projeler,katıldığınız eğitim ve stajları da gösterip anlatabilmek için showmen olmanız gerekmiyor mu?İletişim güçlü olmalı derken herkesle can ciğer kuzu sarması olmanız gerekmiyor.Kendinizle ilgili çok bilgi vermeden  insanların ilgi alanlarına yönlenmeniz her zaman iletişiminizi kolaylaştıracaktır.Örneğin iş yaptıracağınız kişi bayan ,evli ve çocukları var ise konuya çocuklarından girmeniz ,işlerinizi en az bir kademe kolaylaştırır..
  • Kendinizi pazarlayın;bu maddeye biraz önce giriş yaptık.İş hayatında başarılı olabilmek için diğer insanları da sizin başarılı olduğunuza/olacağınıza inandırmanız gerekiyor.Bunun için kendi kendinizin showunu yapmalı,kendinizi adeta bir marka gibi görmeli,kısaca pazarlamalısınız.Yaptığınız projeleri ,stajları ,katıldığınız eğitimleri anlatın.Projelerde rolünüz küçükse bile tüm proje size bağlıymış  izlenimini verin,siz kendinizi nasıl görürseniz,insanlar da öyle görecektir.Abartın..
  • Yöneticiler ile iletişim; Güleryüzlü olun.Özellikle yöneticilerinize karşı güleryüzlü olun.Yöneticinizin nabzına göre şerbet vermeyi öğrenin.Çok yoğun olduğu günlerde sorunlarla giderseniz-yöneticinizin var olma sebebi öncelikle sizi yönetmek olduğu halde- terslenme/reddedilme olasılığınız yüksek ..Unutmayın yöneticiler sorun çıkarmayan elemanları severler,sorun çıkarmadan işinizi halletmeye bakın..,Yöneticinizin ilgi alanlarını öğrenin,fikir sahibi olun,bu konuda dikktini çekmeye çalışın.Örneğin yöneticiniz tenis oynuyorsa tenise ilgi duymanızın vakti gelmiştir....Yöneticilerinize yakın olun.Şehir dışındaki şirket toplantılarına yöneticiniz de gidiyor ise mutlaka onunla gitmeye çalışın,yolda geçirilen vakitler,yapılan sohbetler sizin yöneticinizle iletişiminizi güçlendirecek showtime'larınızdır!
  • İstekli olun.Yapılan her projede  ya da günlük rutin çalışma temposunda iş tanımınızın içerisinde yer almayan işleri belirli bir kesim asla kabul etmek istemezken ,geleceğin yükselen yıldızları "ben yaparım"diyenler arasından olacaktır.Burada dengeyi iyi ayarlamanız ve akıllı olmanız gerekiyor.Sorgulamadan herşeye" ben yaparım" diyerek atlarsanız  sonuç  size  katma değeri olmayan birsürü iş yükü olacaktır..Hangi işlere talip olmalıyım?diyorsanız  şirketinizin yapısına,sektörünüze,kritik başarı faktörlerinize göre karar vermelisiniz
  • Ortada olun.Ofisten eve evden ofise modda çalışmayın.Arada sırada ofinizden çıkın,işiniz olmasa bile diğer bölümleri ziyaret edin,varlığınızı gösterin,şirketteki herkes sizi bakımlı,güçlü bir kişilik olarak tanımalı,bu izlenimi vermelisiniz..
  • Her doğru her yerde söylenmez.Aslında sadece iş hayatında değil,özel hayatta da sosyal yaşamda da doğruları söyleyen olmak diğer insanların hoşuna gitmeyecektir..Doğruları farkedin,kendiniz için kullanın ama akıllı davranın ,sinsi olun..
  • Okul etiketi ve yüksek lisans:Okul ayrımı kalktı,Odtu,Boğaziçi mezunları gibi ayrımlar artık yapılmıyor dense de yalan,inanmayın..Bu ayrım devam ediyor,Türkiye'nin önde gelen üniversite mezunları herzaman farklı bir etikete/ayrıcalığa sahip olacaklardır.Bu yüzden yurdum üniversitelerinden mezunsanız daha çok çalışmanız gerekecek..Örneğin yüksek lisansı  yapmalısınız!
  • Yabancı dil:Yabancı dil bilginiz özellikle fabrika ortamlarında beyaz yaka çalışanlarca takip edilmektedir.Dolayısıyla  yabancı diliniz iyi olmalı,kendinizi geliştirmeli ve bunu bir sınavla kanıtlamalısınız.IELTS,BULATS,TOEFL gibi..
Açıklık getirmek istediğim bir konu;tüm bunları yaparak iş hayatında hızlı yükselirsiniz.Aksi takdirde davranarak iş hayatında var olabilir,mevcut konumunuzu sürdürürsünüz.Sessiz sakin ama çok çalışanlardan olursanız,ilahi adalete inanıyorum,başarı ve emeğinizin karşılığını eminim bir gün alırsınız ancak bunun ne zaman olacağı konusunda tereddütlerim var.Örneğin şovu çok seven bir müdürünüz var ise sizde tam tersi işini en iyi şekilde yapan sessiz kahramanlardansanız ,sizin yanınızdaki showmenin pozisyonu kapması,sizin bir sonra gelen yönetici tarafından farkedilmeyi beklemeniz olasıdır.

Bu maddeler benim 6 yıl sonundaki farkındalıklarım,yorumlarım..Yapabildin mi derseniz :) . . .

6 Mart 2013 Çarşamba

Mutluluk

"Zenginlik bize ne iyilik eder,ne kötülük.Her ikisi için de malzeme verir bize.Ondan daha güçlü olan ruhumuz bu malzemeyi dilediği gibi evirir çevirir ve kullanır;mutlu  ya da mutsuz oluşunun tek nedeni ve sorumlusu kendisidir"
                                     " Montaigne"

                                                                                                                      


Dünyadaki tüm bireyleri eşit kılan,cinsiyet,statü,ırk.. hiçbir ayrım yapmadan, herkes için geçerli olan harikulade  bir tespitte bulunmuş Montaigne..

"Mutluluk "kavramı bakış açımıza göre değişmez mi gerçekten?Ne yapıyorsanız ,nerede yaşıyorsanız ,hangi statüde olursanız olun,bakış açınızdır sizi mutlu kılan...

Ve devam eder  ;


"Hiçbirşey kendiliğinden,ne okadar üzücüdür,ne de zor.Bizim gevşekliğimiz,güçsüzlüğümüzdür ona bu niteliği veren..Büyük ve  yüksek şeyleri görebilmek için onlara göre bir ruhumuz olması gerekir;yoksa kendi çamurumuzu görürürüz onlarda.Doğru bir kürek suda eğri görünür..."

Bu yorumları defalarca duydunuz eminim..Okuyup,üstünkörü üstünden geçildiyse ,farkındalık sağlamadıysa,uygulamaya konmadıysa ne kadar duyduğumuzun bir önemi yok..



Herkes kendi mutluluğundan sorumlu..Kendi yaşamımıza bakarak,mutlu olan da biziz,komşunun tavuğunu sürekli kaz gören de..
Mutluluğun sırrı bu ..Çözüm kendi içimizde...




                 Malzemelerini güzelce karıştırabilenlerden olmamız dileğiyle....
                                                Bol farkındalıklı günler...



                                                          Resimler alıntıdır






4 Mart 2013 Pazartesi

Margu'nun takı Alışverişi..



Margu bu cicilere uygun fiyatlarla kavuşmanın mutluluğunu yaşamaktadır ;)









"B"harfi hayatımın aşklarının isimlerinin baş harflerini temsil ediyor 
Yakında bir harf daha eklenecek :)






Önceleri almak istiyordum yaka kolyelerden..Ancak çok gördüğümden olsa gerek ,soğumuş ve vazgeçmiştim..Bu model daha farklı geldi ,hoşuma gitti..




Bir de bu bilekliği aldım,kendilerini sabırsızlıkla beklemekteyim...